Çocuklar, bedensel ve zihinsel gelişimlerinin devam edebilmesi ve kişiliklerinin korunması için süreklilik arz eden bir korumaya ihtiyaç duyarlar. Bu korumanın çocuklara ebeveynleri tarafından sağlanması gerekir. Ne var ki her çocuğun bir ebeveyni olmadığı gibi, ebeveynlerin de zaman zaman bu korumayı herhangi bir sebeple gerektiği gibi sağlayamamaları söz konusu olabilir.
Medeni hukuk alanında korunmaya muhtaç kişiler bakımından çocukların ilk sırada yer aldıklarını söylemek yanlış olmaz. Çocukların yanı sıra kadınlar da özel hukuk alanında öncelikli koruma sağlanması gereken kişilerdendir. Kadına karşı şiddetin yıldan yıla gösterdiği artış oranı, bu korumanın gerekliliğini iyice gözler önüne serer. Çocuklar ve kadınlar, aile içi şiddetin mağdurları arasında ilk iki sırada yer alırlar. Dolayısıyla kadın hakları ve çocuk hakları meseleleri, kişiler hukuku ve aile hukuku ile sıkı bir bağlantı içerisindedir. Bununla birlikte, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un da kadın ve çocuğun korunması açısından büyük önem arz ettiğini ifade etmek gerekir.
Türkiye gerek çocukların gerek ise kadınların korunması ve ayrımcılığa maruz kalmaması amacıyla birçok ulusal üstü insan hakları sözleşmesinin tarafı haline gelmiştir. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin normlar hiyerarşisinde kanunlardan önce gelmesi, bu alanda söz konusu belgelerin önemini artırmaktadır. Bu alanda ortaya çıkan ihtiyaç; çocuk ve kadınların daha şiddete uğramadan evvel birtakım tedbirlerin alınması suretiyle şiddetten korunması, uğradıkları zararların tazmin edilmesi ve aile hukukundan doğan ilişkilerin hâkim tarafından düzenlenmesi konularından ibarettir.